Geçen Hafta Harvard Business School'da yapılan bir çalışmayı paylaşmıştım. Bu çalışmada varılan sonuçlardan birine göre; kişiler genellikle ilk görüşmede aşağıdaki iki soruyu yıldırım hızıyla yanıtladığı keşfedildi.
* Bu kişiye güvenebilir miyim?
* Bu kişiye saygı duyabilir miyim?
Bu konuda bir başka araştırmada ise konu olarak "İlk İzlenim Korkusu" seçilmiş. Bu konuda ortaya çıkan, kullanılan bir kavram vardır. Buna “beğenme açığı” denebilir. Burada kişinin kendi sosyal performansına ilişkin algıları ile diğerlerinin hakkımızdaki görüşleri arasındaki uyumsuzluk kastedilmektedir. Kişinin beğenme açığı, kişisel yaşamlarında bağlantılar kurma yeteneğini sınırlayabilir ve ayrıca karşılıklı yarar sağlayan iş birliklerinin önüne geçebilir.
Beğeni boşluğu, basitçe çok fazla iç gözlemden kaynaklanabilir. Kişi karşısındakilere verdiği izlenim hakkında endişelenmekle ve yanlış söylemiş olabileceği her küçük şey için ıstırap çekmekle o kadar meşgul ki, tüm olumlu sinyalleri kaçırılabiliyor. Birinin kahkahası, cesaret verici sözleri, gülümsemesi ya da gözlerindeki sıcaklığı fark edilmediği anlar olabiliyor.
Bu konuda kişinin elindeki en önemli güç, öz farkındalık ve öz yönetimdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder