Claus Møller Duygusal Zekâyı oluşturan bileşenler arasında Öz bilinç altında "Nesnellik" konusuna yer vermiştir.
Nesnellik
Møller Nesnelliği “Öznel deneyimlerle nesnel gerçeklik arasındaki ilişkiyi değerlendirebilme yeteneği” olarak tanımlamaktadır. Yani kişilerin içinde bulundukları duruma uyum sağlayabilmesi, olayları gerçekçi ve doğru bakış açısı ile değerlendirebilmeleridir. Bu "öz bilinç" bileşeninin temelini teşkil eder.
Söz konusu olan, duyguların, algıların ve düşüncelerin geçerliliğini ve doğruluğunu ortaya koymak için nesnel kanıtların arandığı bir süreçtir. Bu faktörün önemli bir yönü de bireyin düşünce ve duyguları söz konusu olduğunda gözlemlenen netlik derecesidir. Karşılaştığı olaylarla baş etme yolları araştırırken, kişinin konsantre olabilme ve odaklanabilme yeteneğine sahip olmasını gerektirir. Nesnellik becerisi devamında mevcut duruma açıklık ve netlikle uyum sağlayabilmeyi getirmektedir.
Nesnellik yeteneği gelişmiş olan insanlar:
- Öznel deneyimleriyle, nesnel gerçeklik arasındaki bağlantıyı doğru olarak değerlendirebilirler.
- Çoğunlukla gerçekçi, güvenilir ve bulundukları ortama uyum sağlayabilen kişiler olarak tanımlanırlar.
- Pasif bir şekilde varsaymak yerine, aktif bir biçimde incelerler.
- Mevcut durumu değerlendirmekte genellikle başarılıdırlar.
- Olayları, olduğu gibi, abartmadan veya hayal kurmadan algılarlar. Hayale kapılıp gitmezler.
- Üzgün olduklarında bile, dikkatlerini kaybetmez ve çevreleriyle olan bağlantılarını koparmaktan kaçınırlar.
- Abartmaktan kaçınır ve olayları doğru bir bakış açısında tutabilirler.
Nesnelliğin Önemi
Bu alanda yetkin olmak hem ev hem de iş hayatında, problemleri etkin bir şekilde çözmek açısından çok önemlidir. Çünkü nesnellik, mevcut durumu doğru olarak değerlendirerek nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine karar vermemizi sağlar. Nesnellik, haberler kötü bile olsa, olayları gerçekte olduğu gibi görmektir.
Møller'e göre; Nesnellik, doktor (özellikle cerrahlar) ve pilotlar için Duygusal Zekânın en önemli faktörlerinden biridir. Bu mesleklerde daha başarılı olan kişilerin, bu beceride yetkinlik sahibi oldukları görülmüştür.
Nesnellik, çatışma çözümü ve müzakere becerileri gibi yönetsel yetkinlikler için de önemli bir faktördür. Bunlar, başta yukarıda belirtilen meslekler olmak üzere iş hayatının her alanında ve özellikle liderlik konusunda önemlidir.
Bu alanda yetersiz olmak,
- Mevcut duruma uyum sağlamayı ve halihazırdaki problem üzerine odaklanmayı güçleştirir.
- Problemin doğru bir şekilde tanımlanmasını tehlikeye attığı için hatalı çözümlere sebep olabilir.
- Nesnellik yeteneği zayıf olan kişiler, olayları abartma; hayal veya düşlere kendilerini kaptırma eğilimi gösterirler.
- Bazıları ise mevcut durumun gerçekliğine dönmekte ve doğru bakış açısını korumakta zorluk çekebilir.
- Yaşamdan ve çevrelerinde olup biten olaylardan kopma eğilimi gösterebilirler.
- Hatalı algılamalar, mantığa aykırı bir düşünce tarzı ve geçerliliklerini sınamak için çok az ya da hiçbir çaba gösterilmeyen uygunsuz duygusal tepkiler, nesnellik yeteneğinde yetersiz kalındığının göstergesidir.
Nesnelliği Geliştirme Konusunda Öneriler
Temelde "nesnellik" konusunda ne durumda olunduğu ve bunun etkilerinin neler olduğu ortaya konarak gözden geçirilmelidir. Detaylandırmak gerekirse;
- Önemli kararlar alırken, kişi hem düşüncelerini hem de duygularını dikkate almalıdır. Denge göz önünde bulundurulmalıdır.
- Olayları, anlatıldığı gibi, uzaktan görüldüğü gibi, pasif olarak varsaymak yerine aktif olarak odaklanmak ve incelemek gerekir.
- Sonuca varmak için yeterli kanıtlar net olarak ortaya konmalı, söylentilere inanarak hareket edilmemelidir. Gerçek bilgileri dedikodulardan ayırt etmek öğrenilmelidir.
- Deneyimlerin ve hislerin desteği ile nesnel gerçeklikler arasındaki bağlantı kurularak değerlendirme yapılmalıdır.
- Olaylar ve durumlar incelenirken doğru bir bakış açısından görmek ve gerçekten önemli olanın üzerine odaklanmaya çaba gösterilmelidir. Olay, koşul ve durumların önemi doğru değerlendirilmeli ve abartıdan kaçınılmalıdır.
- Bir konuda fikir geliştirirken, fikri destekleyen daha fazla bilgi toplamak gerekir. Hayallere kapılıp gitmeden düşünce ve duyguları destekleyecek nesnel kanıtlar bulmaya çaba gösterilmelidir.
- Kişinin daha gerçekçi olabilmesi için çevresindekilere ihtiyaç vardır. Konuyu başkalarının ne düşündüklerini öğrenmek için, fikir ve duyguları ifade ederek tartışmak yararlı olur.
- Yoğun duyguların (üzüntü, öfke korku vb. gibi duyguların) hissedildiği durumlarda kişinin gerçeklikle bağının kopma ihtimali unutulmamalıdır. Bu tuzağa düşmemek için yoğun çaba göstermek gerekir.
5 Mayıs 2007 günü Kenya Havayollarının 507 sefer sayılı Boeing 737-800 uçağı Abidjan–Douala–Nairobi seferinin ikinci bölümü için Douala hava alanında fırtına nedeniyle 1 saatlik bir gecikme yaşadı. Kalkıştan sonra 1500 feet’e ulaşıldığında otomatik pilot devreye alındı. Belirli bir süre sonra uçak aniden sağa doğru yattı. Devamında uçak havaalanı yakınındaki Mangrove bataklığına çakıldı. Kaza araştırmacıları yaptıkları geniş çaplı araştırma esnasında uçuş birinci aşaması olan Abidjan-Douala uçuş kayıtlarını da incelediler. Bu inceleme esnasında kokpitte geçen bir konuşmada; yardımcı pilot kaptana “Affedersiniz irtifa 14.000 feet mi demiştiniz?” Kaptan “Evet. Bu kadar aptal olma hatırlayamıyorsan not al. Sorunun ne senin. Talimatı duymadın mı?” diye karşılık veriyor. Devamında “Baş açısı 230. Anladın mı?” diye sert bir tarzda ifade kullanıyor. Araştırmacılar bu durumun yani kaptanın baskıcı ve sindirici tavrının yardımcı pilotu olumsuz etkilediğini düşündüler. Bu durum sonrası yaşadığı stres ve kaygı, yardımcı pilotun nesnelliğini yitirmesinin, iletişimini ve dikkatini olumsuz etkilediği sonucuna varıldı. Kaptanın geçmişi araştırıldığında baskıcı ve otoriter tavrı olduğu tespit edildi.
Kaynaklar
- Claus Moller, Yönetsel Tavır ve Pratik Liderlik Seminer Notları, PDR Conferences.
- Claus Moller, İşe Yüreğini Koymak "Heart Work" Seminer Notları, PDR Conferences.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder